Güveni Kötüye Kullanma Suçu ve Cezası

Güveni Kötüye Kullanma Suçu ve Cezası

Güveni kötüye kullanma suçu, muhafazası veya belirli bir şekilde kullanılması için kendisine zilyetliği devredilen malı devralan şahsın, zilyetliğin devri amacı dışında kendisinin veya başkasının yararına olarak malı kullanması veya zilyetliğin devri olgusunu inkar etmesidir. Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, zilyetliği devreden ile devralan arasında mevcut olan hizmet ilişkisinin kötüye kullanılması suretiyle güveni kötüye kullanma suçu işlenmesi halinde meydana gelir. Güveni kötüye kullanma suçu, halk arasında emniyeti suiistimal suçu olarak da adlandırılmaktadır.

Güveni kötüye kullanma suçu TCK 155. maddesi kapsamında beş farklı şekilde meydana gelebilir:

  • Zilyetliğin devir amacı dışında kullanılması şeklindeki basit güveni kötüye kullanma suçu (TCK 155/1. madde)

  • Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma (TCK 155/2. madde)

  • Meslek veya sanat nedeniyle emniyeti suistimal (TCK 155/2. madde)

  • Ticaret sebebiyle güveni kötüye kullanma (TCK 155/2. madde)

  • Başkasının mallarını yönetmek yetkisi çerçevesinde tevdi ve teslim edilen mallar ile ilgili emniyeti suistimal (TCK 155/2. madde)

Güveni kötüye kullanma suçunun konusu taşınır veya taşınma maldır. Güveni kötüye kullanma suçunun esasında zilyetliğin devri vardır. Mal üzerinde fail lehine zilyetlik tesis edilmiş olmalıdır. Güveni kötüye kullanma suçunda fail, suç konusu malın maliki değildir. Bu nedenle müşterek veya iştirak halinde mülkiyete konu olan mallarla ilgili olarak, müşterek veya iştirak halinde malik olanlar birbirlerine karşı güveni kötüye kullanma suçunu işleyemezler.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Nedir?

Türk Ceza Kanunu’nun 155. Maddesinde güveni kötüye kullanma suçu düzenlenmiştir. Maddeye göre, başkasına ait olup da muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde kendisinin yahut başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine cezalandırılır denmektedir.

Türk Ceza Kanunu madde 155’ de belirtilen bu suçun cezai boyutu olduğu kadar kanunun lafzından da anlaşılabileceği gibi, kişilerin birbirlerine güveninin olası durumlardan koruyan içeriğe sahiptir. İnsan ilişkileri her ne kadar güvene dayansa da bu güvenin, malik dışında olan kişilerin çıkarına olacak şekilde suistimal edilmesi ihtimalini bertaraf etmek ve olası suçları önleyebilmek adına kanun koyucunun işlediği bir alandır. Güveni kötüye kullanma suçu Türk Ceza Kanunu’muzun ‘’Kişilere Karşı Olan Suçlar’’ kısmının onuncu bölümünde 155. maddede düzenlenmiştir.

Türk Ceza Kanunu Madde 155

(1) Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

155. maddenin birinci fıkrasında güveni kötüye kullanma suçunun ve cezasının temel hali düzenlenmiştir. İlgili hükme göre söz konusu fiillerin belirtilen araç fiillerle yapılması güveni kötüye kullanma suçunu oluşturur. Aynı maddenin ikinci fıkrasında mağdurun şikayetinin aranmayacağı haller düzenlenmiştir.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Şartları Nelerdir?

Güveni kötüye kullanma suçu kişilere karşı işlenebilen bir suç olduğu için suçun temel hali şikayete tabidir. TCK’ da düzenlenen malvarlığına karşı suçlar ile aralarındaki benzerlikten ötürü bu suçun şartlarını bilmek önemlidir.Aşağıdaki şartların gerçekleşmemesi halinde güveni kötüye kullanma suçunun oluştuğu söylenemez. Bu şartlar;

  • Suçun birinci fıkrada belirtilen unsurlarla işlenmesi;

    1. Suça konu taşınır veya taşınmaz bir mal üzerinde,

    2. Suçu işleyen kişinin veya başkasının yararına olması,

    3. Zilyetliğin devri amacı dışında bir amaçla tasarrufta bulunarak veya bu devir olgusunu inkar etmek,

  • Suçu işleyen kişilerin, bu suçu maddi bir menfaat veya yarar elde etmek amacıyla başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak işlemesi,

şeklindedir.


TCK 155. maddesinin 1. fıkrasındaki suçun takibi şikayete ve uzlaştırmaya tabidir.

TCK 155. maddesinin 2. fıkrasındaki suçun takibi şikayete ve uzlaştırmaya tabi değildir.

TCK 155. maddesinin 1. fıkrasındaki suç için CMK 100/4 uyarınca tutuklama kararı verilemez.

TCK 155. maddesinin 2. fıkrasındaki suç için tutukluluk süresi CMK 102/1 uyarınca en fazla 1 yıldır. Zorunlu hallerde 6 ay uzatılabilir.

Güveni kötü kullanma suçu kapsamında kişinin mal, hak ve alacaklarına elkonulabilir.

TCK 155. maddesinin 1. fıkrasındaki suç için zamanaşımı 8 yıl, 2. fıkrasındaki için ise 15 yıldır.

Bu suçla ilgili zincirleme suç hükümleri uygulanabilir.

Şikayet, Zamanaşımı, Uzlaştırma ve Görevli Mahkeme

Güveni kötüye kullanma suçu, basit ve nitelikli hal olmak üzere iki türlü işlenebilir. Suçun basit şekli şikayete tabidir. Şikayet süresi, fiilin işlendiği ve failinin öğrenildiği tarihten itibaren 6 aydır. Şikayet hakkı 6 ay içerisinde kullanılmazsa bir daha aynı fiil ile ilgili şikayet hakkı kullanılamaz.

Suçun nitelikli halleri, takibi şikayete bağlı suçlar arasında olmayıp şikayet süresi yoktur. Suçun nitelikli hallerinin dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. Müşteki zamanaşımı süresi içinde her zaman şikayet hakkını kullanılabilir ve davaya katılabilir.

Güveni kötüye kullanma suçu (TCK md.155), uzlaşmaya tabi suçlardandır. Gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında suç vasfının ortaya çıkması halinde öncelikle uzlaştırma işlemlerinin uygulanması, uzlaşılmazsa soruşturmaya veya yargılamaya devam edilmesi gerekir.

Güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle yapılan yargılamalar asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.

Güveni Kötüye Kullanma (Emniyeti Suistimal) Suçu Şartları

Güveni kötüye kullanma suçu herkes tarafından işlenebilen, yani fail bakımından bir özellik göstermeyen bir suçtur. Herkes güveni kötüye kullanma suçunun faili olabileceği gibi herkes bu suçun mağduru olabilir. TCK 155 suçunun konusunu suçun üzerinde işlendiği taşınır veya taşınmaz eşya oluşturur. Korunan hukuki değer ise mülkiyet hakkı ile birlikte suistimal edilen güven olgusudur.

Misli veya gayrimisli eşyalar güveni kötüye kullanma suçuna konu olabilir. Bu kapsamda paranın da TCK 155 kapsamında işlenen suçun konusu olabileceği kabul edilmektedir. Yani bir başkasına belirli bir nedenle verilen para devir amacından farklı şekilde kullanıldığı veya devir olgusunun inkar edildiği takdirde güveni kötüye kullanma suçu için yeterli bir fiil ortaya çıkmış olur.

Paylı mülkiyet halinde paydaşlar birbirine karşı, elbirliği ile mülkiyet halinde de elbirliği halindeki malikler birbirlerine karşı ilgili eşya dolayısıyla güveni kötüye kullanma suçu işleyebilir. Burada her ne kadar eşya üzerinde paydaş olma veya elbirliği ile malik olma durumu olsa da “başkasına ait eşya” şartı sağlanmış olur. Nitekim diğer paydaşın payı suça konu edilmektedir.

Güveni kötüye kullanma suçunda manevi unsur kasıttır. TCK 155 düzenlemesinde suçun taksirle işlenebileceğine dair herhangi bir bilgi verilmediği gibi zaten bu suçun taksirle işlenebilmesi de hayatın olağan akışı içerisinde mümkün değildir. Failde güveni kötüye kullanma şeklindeki genel kast yeterli olmayıp özel bir saikle hareket etmesi aranmıştır. Buna göre TCK 155 suçunun işlenmiş sayılabilmesi için failin kendisinin veya bir başkasının yararını gözeterek bu işi yapmış olması gerekir.

Güveni kötüye kullanma suçu, cezalandırma bakımından neticeli bir suç değildir. Yani kişinin güveni kötüye kullanma suçu işleyebilmesi için dış dünyada gerçekleşmesi gereken bir netice söz konusu değildir. Aşağıda ayrıntılı olarak değineceğimiz fiillerin gerçekleştirilmesi TCK 155 anlamında suç işlenmiş olması için yeterlidir.

Güveni kötüye kullanma suçunun hareket ögesi serbest hareketli fiillerden oluşur. Yukarıda bunların ne şekilde gerçekleşebileceğinden bahsetmiştik. Aşağıda bunları kısaca açıkladık. Bu işleniş şekilleri önem arz eder zira bu fiillerin kapsamı dışında olan hiçbir hareket TCK 155 anlamında suç teşkil etmez.

Zilyetliği Devralınan Eşyanın Devir Amacı Dışında Kullanılması

TCK 155/1 düzenlemesinde yer alan ve suçun temel halini oluşturan bu hal, eski ceza kanunu düzenlemelerinde saymak suretiyle belirtilmişti. Eski TCK’da bu fiil; satmak, rehin vermek, harcamak, tahvil etmek şeklinde sayılmıştı. Yeni TCK bu şekilde sayma yoluna gitmemiştir ancak eski TCK’da yer alan bu fiiller bir anlamda fikir vermektedir.

Buna göre örneğin, bir kimseden belirli bir işte kullanmak üzere alınan araba veya kalem, devir amacına aykırı şekilde satılırsa, rehin verilirse, bağışlanırsa veya yukarıda sayılan çeşitli hukuki ilişkilere konu edilirse güveni kötüye kullanma suçu işlenmiş olur. Ancak tabii ki yeni TCK’da bu şekilde bir sayma söz konusu olmadığı gibi devir amacına aykırı her türlü tasarruf bu suçu oluşturur.

Zilyetliği Devralma Olgusunun İnkar Edilmesi

Eşyanın zilyetliği devredildikten sonra, devralan kişi bu hukuki işlemin gerçekleştiğini reddederse TCK 155/1 anlamında güveni kötüye kullanmış olur. Bu reddetme işlemi kendisinden eşya geri istendiği takdirde cevap vermemek, kaçmak veya her türlü iletişimden kaçınmak şeklinde de işlenebilir. Failin latife- şaka niteliğindeki inkarları bu suçun oluşması için yeterli sayılmaz. Ancak fail yargılama esnasında şaka yaptığını dile getirerek sorumluluktan kurtulamaz. Somut olayın özelliklerine göre hakim değerlendirmesini yapar.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Nitelikli Halleri

Aşağıdaki durumlarda bu suçun nitelikli hali işlendiği kabul edilir ve ceza ağırlaştırılarak verilir.

Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma

TCK 155/2 hükmünde yer alan hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, suçun temel şeklinin cezayı artırıcı nitelikli halidir. Aşağıda ayrıntılarına değineceğimiz üzere temel güveni kötüye kullanmadan daha ağır bir ceza hükmü burada öngörülmüştür.

Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunda adı üzerinde bir hizmet ilişkisi söz konusudur. Bu bir iş akdi olabilir, vekalet vb. olabilir. Zilyetliği veren kişi ile alan kişi arasında bir hizmet sözleşmesi söz konusudur. Güveni kötüye kullanma suçuna konu edilen mal da hizmet ilişkisi dolayısıyla alınan maldır. Ayrıca hizmet ilişkisinin süreklilik arz eden özellik taşıması gerekir. Aksi halde suçun temel hali işlenmiş olur.

Örneğin şirketin şoförü şirket arabasını arkadaşları ile gezmek amaçlı kullanırsa hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu işlenmiş olur. Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma cezası bu nedenle güveni kötüye kullanma suçunun temel işleniş şekline göre daha ağır bir cezadır.

Ticaret Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma

Ekonomik işleyiş oldukça hayati bir önem taşır. Bu nedenle bu işleyişe zarar verecek şekilde güveni kötüye kullanma suçunun işlenmesi cezanın artırılacağı bir hal olarak düzenlenmiştir. Bir ticari ilişki dolayısıyla TCK 155 suçunun işlenmesi halinde aşağıda ayrıntılarına değineceğimiz üzere daha ağır bir ceza uygulanır. Örneğin bir kargo şirketi kendisine teslim edilen bir malı varacağı yere götürmez de farklı bir işte kullanırsa TCK 155/2 kapsamında ticaret nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlemiş olur.

Meslek veya Sanat Dolayısıyla Güveni Kötüye Kullanma

Bazı meslekler güven ilişkisinin varlığını zorunlu kılar. Bu nedenle bu güvene karşı işlenen suç cezayı ağırlaştırıcı nitelikli hal olarak öngörülmüştür. Örneğin tamir amaçlı; terziye ceket bırakmak, bilgisayar tamircisine bilgisayar bırakmak bu kişileri emin sıfatıyla zilyet yapar. Buna bağlı hukuki bazı sonuçlar olmakla birlikte işin cezai kısmı; eğer bu kişiler kendilerine teslim eden eşya üzerinde farklı bir tasarrufta bulunursa TCK 155/2 kapsamında daha ağır bir cezaya mahkum olur.

İdare Amacıyla Devredilen Mallar Üzerinde İşlenen Görevi Kötüye Kullanma

Bir kişiye kendisine ait olmayan bir eşyanın zilyetliği, sahibinin rızasıyla yahut mahkeme kararı ile idare etmesi için verilmiş olması durumunda bu kişi kendisine veriliş amacını aşar şekilde tasarrufta bulunursa güveni kötüye kullanma suçunun TCK 155/2 düzenlemesinde yer alan ağır şeklini işlemiş olur.

Örneğin bir kişi şirkete ait sermayenin veya işletmelerinin bir kısmını idare etmesi için bir kişiye vermiş ve bu kişi de idareyi aşacak şekilde tasarruflarda bulunmuşsa bu suç gerçekleşmiş sayılır. Yahut mahkeme kararı ile vasi tayin edilen kişi bu vesayet görevi çerçevesinde idaresinde bulunan malları farklı şekilde kullanırsa gene bu suç işlenmiş olur.

Yorumlar