Yargıtay Kararları
tahsil harcı, ancak icra takibi sırasında, takip dosyasına münhasıran yapılan ödemelerden kesilen bir harç olup, takip kesinleşmediği müddetçe ihtiyati haciz, icrai hacze dönüşmeyeceğinden ve dolayısıyla bu durumda ihtiyati haciz icra takip işlemi sonucunu doğurmayacağından ihtiyati haciz kapsamında, ihtiyati hacizlerin fekki ve teminat mektubunun iadesi talebi nedeniyle tahsil harcının alınması mümkün olmadığı, ödeme emri davacı borçluya 23.02.2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu yanca 29.05.2019 tarihinde borcu itiraz dilekçesi sunulduğu, icra dosyası içeriğinde itirazın kaldırıldığına yönelik mahkeme kararı bulunmadığından takibin henüz kesinleşmediğinin kabulü gerektiği, bu durumda ihtiyati haciz icra-i hacze dönüşmediğinden, ihtiyati hacizlerin fekki ve teminat mektubunun iadesi sırasında tahsil harcı alınamayacağı
Sistemi üzerinden yapılan havale işlemine konu tutarın ancak havale lehdarı tarafından bilinen MTCN numarasının ibrazı ile mümkün olduğu, ödemenin yapıldığı tarihte sahte kimlik ile ancak doğru MTCN numarası ile davalı bankaya başvurulduğu, güven kurumu olan davalı bankanın gönderen uyumsuzluğunu dikkate alarak buna göre işlem tesis etmesi gerekirken, kusurlu olarak sahte kimlik ibraz eden üçüncü kişiye ödeme yaptığı, öte yandan davacının sadece kendisi tarafından bilinmesi gereken MTCN numarasının üçüncü kişilerin eline geçmemesi için gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek kusurlu davrandığı, somut olayda zararın meydana gelişinde davacının da %50 oranında müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir.
Western Union ile gönderilen paranın davacının eşi yerine bir başkasına ödenmesi nedeniyle davalının güvenlik ve sahtekarlığı önleme konusundaki yan yüküme aykırı davranmakla kusurlu ve sorumludur.
Muhatabın bilinen en son adresine çıkartılan tebligatın iade edilmesi ve adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bilinen adresten farklı olması hâlinde; adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine "Mernis adresi" şerhi verilerek tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat çıkartılması yeterli olup, öncelikle bu adrese normal bir tebligat çıkartılması gerekmemektedir.
Davacı davalıların kendisini saf dışı bırakarak sulh olduklarını, bu halde vekil edenin yanı sıra karşı tarafın da vekalet ücretinden sorumlu olduğunu belirterek, eldeki dava ile takip ettiği dava ve işlerin şimdilik bir kısmından doğan vekalet ücretinin bu sorumluluk hükümlerince tespiti ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir. Bu halde mahkemece öncelikle sulh ile sağlanan tüm menfaatin tereddüte mahal vermeyecek şekilde belirlenmesi için gerekli araştırmanın yapılması gereklidir.
Gider avansının ikmal edilmesi hususunda davacıya kesin süre verilmiş ise de, talep edilen giderin bilirkişi ücret gideri olduğu ara karardan anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece depo edilmesi istenen avansın delil ikame gideri olduğu anlaşılmaktadır. Davacı kurum tarafından 2 haftalık kesin süre geçtikten sonra bilirkişi ücretini yatırıldığı dosyada mevcut tahsilat makbuzundan anlaşılmaktadır. Davacı kurum vekili, ödenek sıkıntısı sebebiyle bilirkişi ücretinin süresinde yatırılamadığını belirtmiştir. Davacı son celseden önce bilirkişi ücreti yatırdığına göre davanın da uzamasına sebep olmadığı dikkate alınarak işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
İhtarın davacıya ihtar edilip edilmediği dosya kapsamından anlaşılamamakla birlikte yapılan ihtarın da usulune uygun olmadığı anlaşılmaktadır. İtiraz Hakem Heyeti tarafından başvurana gerekli bilirkişi ücretini yatırması için usulune uygun ihtarda bulunularak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Ticaret şirketine çıkarılıp bila tebliğ dönen adresin ticaret sicilinde kayıtlı adresi olduğunun anlaşılması ve ticaret şirketinin bu adresini değiştirmesi hâlinde, yeni adresini ticaret siciline tescil ve ilan ettirmediği takdirde Tebligat Kanunu’nun 35. maddesinin 4. fıkrası uyarınca aynı maddenin 2 ve 3. fıkra hükümleri uygulanarak ticaret sicilindeki adrese yapılan tebligatın usulüne uygun olacağı anlaşılmaktadır.
* TRAFİK KAZASI NEDENİYLE MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ ( Davalının Araç Kiralama İşi Yaptığını İşleten Olmadığını Kendisine Husumet Yöneltilemeyeceğini Aracı 36 Aylık Kira Sözleşmesi ile Kiraladığını İddia Ettiği/Kira Sözleşmesi ile Kaza Tarihini Kapsayan Kira Bedellerine Karşılık Kesilen Faturaları Dosyaya Sunduğu - Mahkeme Tarafından Bu Hususta Herhangi Bir İnceleme ve Değerlendirme Yapılmaksızın Karar Verildiği/Eksik İnceleme ile Hüküm Kurulmasının Hatalı Olduğu )
* BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ ( Mahkemece Taraflar Arasında Uzun Süreli ve 3. Kişileri Bağlayacak Güçte Bir Kira Sözleşmesinin Bulunup Bulunmadığı Aracın Fiilen Teslim Edilip Edilmediği Ekonomik Yararlanmanın Kime Ait Olduğu Kira Sözleşmesi ve Kira Bedelinin Maliye ve Vergi Dairelerine Bildirilip Bildirilmediği Hakkında Gerektiğinde İşleten ve Kiracının Ticari Defter ve Kayıtları Üzerinde Bilirkişi Marifetiyle İnceleme Yaptırılması Gerektiği )
* EKSİK İNCELEME VE HATALI GEREKÇE ( Kira Sözleşmesinin Fatura Ruhsat ve Cari Hesap Hareketleri Gibi Yan Delillerle Desteklenip Desteklenmediği Davalının İşletenlik Sıfatının Devam Edip Etmediği Hususları Tartışılarak Sonucuna Göre Karar Verilmesi Gerekirken Eksik İnceleme ve Hatalı Gerekçe ile Hüküm Kurulmasının İsabetsiz Olduğu )
tüfeği sanığın elinden alarak eylemine devam etme ihtimalinin bulunması ve sanığın yaşadığı olaydan ötürü heyecan, korku ve telaşa kapılması nedeniyle mağduru karın bölgesine gelecek şekilde bir el ateş ederek yaraladığı olayda; sanık hakkında TCK.nun 27/2. fıkrası uyarınca mazur görülebilecek heyecan, korku veye telaşla yasal savunmanın sınırının aşılması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği
Kanun koyucu, iyi niyet aranan hâllerde asıl olan onun varlığıdır demek suretiyle, iyi niyetin varlığının değil, fakat yokluğunun ispat edilmesi gerektiğini belirtmektedir. Bir başka deyişle burada bir iyi niyet karinesi mevcuttur. Aksini iddia eden onu ispatlamak zorundadır. Ancak iyi niyet iddiasında bulunan kimsenin de gerekli özeni göstermiş olması gerekir. Gereken özeni göstermeyen kimse iyi niyet iddiasında bulunamaz ve iyi niyet uyarınca hak kazanamaz.
Dairemizin yerleşik içtihatlarına ve kabul gören uygulamaya göre kız çocuklarının 22 yaşına kadar, yüksek öğrenim gören ya da görme ihtimali bulunan çocukların ise 25 yaşına kadar destek alacağı dikkate alınarak destek tazminatı hesaplanması gerekmektedir.