Yargıtay Kararları

Tasarrufun İptali Davasında Görevli Mahkeme

Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nın ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra tasarrufun iptali davasının asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği belirgin hale gelmiş olup 01.07.2012 tarihinden itibaren açılan davalara asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde görevli mahkeme olarak asliye hukuk mahkemesince bakılacağı açıklığa kavuşmuştur. Somut olayda İİK. nun 277 ve devamı maddelerine dayanılarak eldeki dava açılmış, ihtiyati haciz talebinde bulunulmuştur. Görev konusu re’sen gözetilecek hususlardan olup mahkemece talep hakkında karar verilirken bu konuların göz önüne alınmaması hatalıdır.


İhtiyati Tedbirin İnfazına İlişkin İtirazları İnceleme Yetkisi

 ihtiyati tedbirin infazına ilişkin itirazları inceleme yetkisi kararı veren mahkemeye aittir. İhtiyati tedbir kararının icra müdürünce uygulanmış olması bu durumu etkilemez. Zira icra müdürü anılan konuda ihtiyati tedbir infaz memurluğu görevini yapmaktadır.


İhtiyati haciz kararına ilişkin inceleme görevi, tasarrufun iptali davasının yargılamasında görevli olan ve tedbir kararını veren mahkemeye aittir.

İİK'nun 283/1. maddesine göre tasarrufun iptali davası sabit olduğu takdirde alacaklı tasarrufa konu mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisini elde eder. İİK'nun 281/2. maddesi uyarınca verilen ihtiyati haciz kararından sonra, ilgili tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi halinde alacaklı ayrıca bir icra takibi başlatmasına gerek olmadan iptal davası açılmadan önce başlatılan icra takibinden alacağını tahsil edeceğinden, bu ihtiyati haciz kararı İİK’nun 257. ve devamı maddelerinde yer alan ihtiyati haciz kararından bu yönden de farklıdır.


SGK Rücu Davasında Kusurlu Üçüncü Kişinin Durumu

 İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve  güvenliği mevzuatına aykırı bir davranışı sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamının, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirileceği, 4. fıkrasında,  kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle gerçekleşmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edileceği belirtilmiştir.


Rücuen Tazminat Davasında Asıl İşveren Alt İşveren ve Üçüncü Kişi Kavramları

Mahkemece davalı şirketin asıl işveren sıfatının varlığı kabul edilmiş ise de, olay yeri inceleme raporunda dava dışı Gülden İnşaat AŞ. ibaresinin şantiye girişindeki tabelada yazılı olduğu anlaşılmakta olup, ... tarafından yaptırılan okul inşaatına ilişkin tüm ihale evraklarının getirtilmesi ile bu şirket hakkında da irdeleme yapılması ile meydana gelen olayın tüm yönleri ile irdelenmesi, dava dışı ve davalı şirketler arasında nasıl bir ilişki olduğunun ve anahtar teslimi ile  yapılıp yapılmadığının irdelenmesi ile tüm tarafların hukuki konum ve durumlarının tayini ile 5510 Sayılı Yasanın 21. Maddesi kapsamında işveren veya vekili veyahut taşeron olup olmadığı yahut üçüncü kişi olup olmadıkları ve 3Kişilerin de bu sıfatları nedeniyle olay üzerindeki etkileri ve kusur durumlarının tayini ve sonucuna göre kusur ve hesap raporlarının alınmasından sona bir karar verilmesi gerekir.


Rücu davasının araştırılarak, dava açıldıysa sonucu beklenerek PSD'nin mahsubu konusunda karar verilmesi

Davalının sürücüsü olduğu aracın asli kusurlu olarak yaya murise çarpması sonucu muris vefat etmiştir. SGK tarafından gönderilen 26.03.2014 tarihli müzekkere cevabında, kaza sonucu davacı eş ...l’e ölüm aylığı bağlandığı, ilk peşin sermaye değerinin 54.729,18 TL olduğu, 5510 sayılı Yasa’nın 39. maddesi gereği rücuya tabi olduğu bildirilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 16.01.2013 tarihli hesap bilirkişi raporunda davacı eş ... için hesaplanan tazminattan ilk peşin sermaye değeri mahsup edilmemiş, mahkemece davacı eş ...’e bağlanan aylığın SGK yazı cevabına göre rücuya tabi olduğundan bahisle ilgili bilirkişi raporunda hesaplanan tazminattan ilk peşin sermaye değeri mahsup edilerek davacı ... bakımından destekten yoksun kalma tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.


İşveren ve Üçüncü Kişiye Rücu Edilbilir Miktarın Hesaplanması

Daha açık anlatımla, işverenin müteselsilen sorumlu olacağı tutar, 1 inci fıkra gereğince kendi kusur payı gözetilerek sorumlu tutulacağı miktarın (gelirin ilk peşin sermaye değeri X işverenin kusur oranı), üçüncü kişinin 4 üncü fıkraya göre sorumlu olacağı tutar (gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı X üçüncü kişinin kusur oranı) ile toplamı kadar olmalı, kanun koyucunun getirdiği “gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı” sınırlaması karşısında üçüncü kişinin müteselsilen sorumlu tutulacağı miktarın ise, gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı ile işveren de dahil olmak üzere tüm davalıların kusurları toplamının çarpımı sonucu elde edilecek tutar kadar olması gerekmektedir. Bu yaklaşım ve uygulama, işvereni, iç ilişkide üçüncü kişiye rücu edemeyeceği miktarı Kuruma ödemek zorunda bırakmadığından da hakkaniyete uygundur.


Yaşlılık aylığı almaya başladığı tarih pasif dönem zararı hesaplaması başlangıç tarihidir.

Davacının maddi zararının hesaplanması bakımından, emekli olup fiilen yaşlılık aylığı almaya başladığı 26.09.2010 tarihine kadar aktif çalışacağı, bu tarihten sonra ise pasif dönem denilen emeklilik döneminin başlayıp emeklilik döneminde de kazancının asgari ücret düzeyinde olacağını göz önünde tutan yeni bir hesap raporu alarak tüm delilleri bir arada değerlendirip neticeye varmaktır.


Sonradan sunulan belgelerden dolayı reddedilen kısım için vekalet ücretine hükmedilemez.

Davada reddedilen miktarın tamamının sonradan sunulan belgelerin dikkate alınması sebebiyle olduğu anlaşıldığından davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmemesi gerekir.


270 saatlik çalışma ve fazla mesai kriteri

Aylık ücretin yıllık 270 saatlik fazla çalışma süresini karşılayacak miktarda olması karşısında, fazla çalışmaların aylık ücret içinde ödendiğinin kararlaştırıldığı kabul edilerek yıllık 270 saatlik fazla çalışma süresi ispatlanan fazla çalışmalardan indirilmeli ve yıllık 270, haftalık 5,2 saati aşan fazla mesai ücreti hüküm altına alınmalıdır. 


Taşınmaz Mal Yağma Suçunu Oluşturmaz

Katılan ...'na yönelik yağma suçuna ilişkin eylemde; katılana yönelik olarak ...iş merkezinde bulunan P12-14 numaralı dükkanların sanıklar tarafından satın alınmak istenip önceki anlaşmazlık sebebiyle katılanlar tarafından bu talep kabul edilmediğinde, fiilen dükkanları işgal ederek ara bölme duvarlarını kırıp tehditle kendi işyerlerine katmak suretiyle yağma suçunu işledikleri ve eylemin tamamlanmış yağma suçunu oluşturduğu kabul edilmiş ise de, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile müştekilerin aşamalardaki beyanlarından, sanıkların tehditle suça konu dükkanlara el koymak istedikleri hatta ara bölme duvarlarını izinsiz yıkarak tadilata başladıkları görülmüş ise de, suça konu dükkanların tapuda kayıtlı olup tapu kayıtlarının sanıklara veya gösterdikleri başka kişilere zorla devredilmemiş olduğu, tapu kayıtlarının suç tarihinde katılan maliklerin üzerinde kalmaya devam ettiği, taşınmazların yağmaya konu olabilmesi için yağma suçunu düzenleyen 5237 sayılı Yasanın 148/2 fıkrasında belirtildiği şekilde, taşınmazın tapu kaydının yani mülkiyet belgesinin devri ya da mülkiyet belgesinin devrine yarayan vekaletname, feragat gibi başka bir belgenin sanıklar tarafından alınması gerekmektedir.


İşçi Alacağı Davasında Şirket İhyası

Tüzel kişiliği sona eren şirketin ihyası için tasfiye memuru ile Ticaret Siciline husumet yöneltilerek görevli Asliye Ticaret Mahkemesinde ayrı bir dava açılması için davacı tarafa uygun bir süre verilmelidir. Dava açıldığı, takdirde ve alınacak sonuca göre eldeki davaya devam edebilme imkanı bulunduğu belirlendiğinde, tüzel kişiliğe tebligat yapılarak, usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek davanın sonuçlandırılması gerekir.